MOULES MARINIERE

IMG_0128
Madem biz Nice’e gidemiyoruz, o zaman Nice’i eve getirelim dedik ve evde marine midye yapmaya koyulduk.
Uzun zamandır evde midye yapmayı istiyordum ama güvenilir bir yerden ya da nereden midye bulacağımı bilemediğim için hep ertelemek zorunda kaldım.
Geçen hafta gittiğimiz metro markette, bir poşet midye görünce, akşamın menüsünü derhal değiştirdim ve midye yapmaya koyuldum.
Vakumlu paketi açar açmaz evi yoğun bir deniz kokusu sardı ‘delirdim mi ben, evde neler yapıyorum böyle’ diye söylenerek, yıkamaya başladım.
Midyeleri iyice yıkamak, üzerindeki deniz kokusundan biraz da olsa arındırmak lazım.
Üzerinde bulunnan kabukları ve yosunları ise iyice temizlemeliyiz.
İşin doğru kısmı midyenin açık olmaması ama eğer açık midyeler var ise aldığınız yer güvenilir ise elinizle midyeye hafifçe vurun, eğer kendini kapatıyorsa sorun yok, hem açık hem de kapanmıyorsa kullanmayın.
Benim aldığım midyeler de açıklar vardı, aldığım yere güvendiğim için pişirdim ama açık midye ekstra temizlik istiyor, yosunlar içine kacıyor cok kumlu oluyor, bir sey yapayım derken malzemeden de nefret etmemek lazım.

 

Malzemeler
4kg midye
200 ml beyaz şarap
150 gr tereyağı
2 soğan
5 sarımsak
tuz
karabiber
maydanoz

Yapılışı
Eritilmiş tereyağında soğan ve sarımsakları soteleyin.
Midyeleri ekleyin, tuz, karabiber ve beyaz şarabı ekleyin ve tencerenin kapağını kapatın.
Yüksek ateşte midyeler açılana kadar, yaklaşık 5 dakika pişirin.
Kıyılmış maydanoz ekleyin ve iyice karıştırın. Sosuyla serviz edin.
Bu kadar basit

Bon appétit 🙂

Share the joy

Written by Simge Çalışkan

Küçükken hep mutfağa girerdim, çok güzel yemekler yapardım..." diye cümleye başlamak isterdim ama benim hikayem maalesef böyle başlamıyor... Evlenince aç kalmamak için yemek yapmaya başladım, soğan ve sarımsaktan nefret eden bir insandım... Bu yüzden soğansız yemek yapma girişimlerim de oldu ama tatsızlıkla sonuçlandı. Böyle bir insanın aşçı olmaya kalkışması pek de tutkulu görünmüyor farkındayım. Ama evde her gün yemek yapınca aslında yemek yemesini ve yapmasını çok sevdiğimi sadece farklı tatlar aradığımı farkettim. Yeni kitaplarla değişik yemekler denedim, yedim, içtim... Daha sonra gazetede gördüğüm bir ilanla Mutfak Sanatları Akademisi'ne yazıldım. Gerçek mutfakta çalışmak nedir hiç bilmezken mutfağın enerjisine, hızına ve hatta o adamı öldüren stresine bile aşık oldum ve artık diplomalı bir aşçıyım..

This article has 1 comment

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.